Muzaffer Hoca

Yazar / Referans: 
http://recel-blog.com/
Tarih: 
03.04.2016

Öğretmenlerimle çocukluğumdan beri çok sıkı bağ kurarım ben. Yıllar geçse de kendi içimde kopamadığım, içimde duran bir parçam olur bazı öğretmenlerim. Çünkü bir şeyler öğreniyorsam, ufkum genişliyorsa, düşünme şeklimi değiştiren bir insan benim de bir parçam gibi geliyor artık. Sevgi, minnet, hayranlık, büyümek, arkadaşlık hepsi karışık bir duygu işte. Hangi ideolojiden olduğunun da bir önemi yok, benim kurduğum ilişki ideolojilerden üstün bir yerde duruyor benim için.

Üniversiteye geçtiğimde öğrenme hızımla birlikte bu kurduğum bağ da gitgide kuvvetlendi. Muzaffer hocayla da Boğaziçi’nde böyle tanıştık, kampüste. Karanlığı sorguluyoruz etkinliklerinde, sonra kardeşlik istiyoruz toplantılarında, eylemlerde, nevrozda, söyleşilerde, orta kantinde…

Zorunlu bir HTR dersi vardır Boğaziçi’nde bilen bilir. Kendi aramızda konuşurken, bu derse başörtülü öğrencileri kabul edecek, başörtülüsün diye dersi sana zehir etmeyecek, gizli gizli düşük not vermeyecek bir hoca arayışına girerdik. İşte tam ders seçme aşamasında Muzaffer hocanın HTR dersi açtığını gördüm, sevinçle bu dersi aldım. Sadece bu zorunlu dersi bir şekilde aradan çıkaracağım için değil, bir dönem boyunca çok keyifli bir inkılâp tarihi dersi işleyeceğimiz için de seviniyordum.

Öyle de oldu. Derste rahatça evet sonuna kadar rahatça bütün ideolojileri tartışabiliyorduk. Komünizmi, İslamcılığı, milliyetçiliği, hatta bu ideolojilerin tarihte darbelere verdikleri destekleri falan konuşabiliyorduk. Bunları bugün dahi kimsenin duymak istediğini sanmıyorum. Neyse, e-muhtıranın verildiği günlerdi. Herkes tetikteydi. Boğaziçi’ndeki hocalar ne olursa olsun darbe karşıtıydı. Sivil siyaseti destekliyorlardı, yeni anayasa için AK Partiye “Yetmez ama evet.” diyen hocalar… Biz de derste Türkiye tarihi konuştuğumuz için konu dönüp dolaşıp darbelere geliyordu. O dönemde bu konu yasaklı konulardan olduğu için derste hem darbeleri eleştirip, hem de başımıza bir şey gelir mi acaba diye düşündüğümüzü ama yine de darbeleri konuşmaktan vazgeçmediğimizi hatırlıyorum. Bugünlerden bakınca ne garip değil mi…

Muzaffer hoca komünisttir. Ve bizim komünizmi de, muhafazakârlığı da, İslamcılığı da birlikte oturup eleştirebilecek bir hukukumuz vardı. Komünizm bana göre o zamanlar Türkiye’de sosyetenin elit entelektüellerinin işiydi. İşçi sınıfıyla alakası yoktu. Nişantaşı’nda yaşayıp, CHP’ye oy veren komünist mi olur diyordum. Muzaffer hoca bu algımı fena halde yıkmıştı. Üstelik lafta da kalmıyor, gerçekten kenar mahalle denecek bir yerde alt sınıf halkla bir arada yaşıyordu. Komünistti, samimiydi ve bu konuda idealistti. Konuşup konuşup sonra iktidarın, gücün, paranın çağırdığı yerlere gider insanlar, bu yüzden de “İktidarla mücadele zordur.” der Althusser. Bunu yapmayan, bundan kaçabilen insanlara hep çok saygı duyuyorum ben de. Muzaffer hoca ilkeli bir komünist, ilkeli bir barışsever, ilkeli bir özgürlükçüdür. Bu yazdıklarım tabi benim anladıklarım ve hatırladıklarım. Muzaffer hoca hapisten çıkar ve yanlış anlattığım kısımlar varsa, beni düzeltir umarım.

Bir gün hocayla sol fraksiyonların bölünerek çoğalmasının zayıflamalarına mı yoksa güçlenmelerine mi sebep olduğunu konuşuyorduk. “Hocam bakınca üniversitelerde komünistler çok güçlüler, bakıyorum her yerde solcu afişler, hiç islamcı afiş görmüyoruz.” dedim gülerek. “Afiş asmak görünür olmayı sağlıyor ama sizinkiler görünür olmadan bizden çok iş yapıyorlar aslında.” demişti. Durup bir daha baktım Müslümanlar olarak yaptıklarımıza. Doğruydu, afiş asmıyorduk ama camide, öğrenci evinde, dernekte etkinlik yapmadığımız gün yoktu. Hoca İslamcı örgütleri de çok iyi biliyordu. “Aslında kavga ederek, eleştirerek birbirinden çok şey öğreniyor, birbirine benziyor solcu ve siyasal İslamcı gruplar.” dedi. Gerçekten de direniş marşları, slogan yazma biçimleri, hatta bölünerek çoğalmaları bile birbirine benziyordu bu siyasi grupların. Boğaziçi’nde böyle olur. İnsanlığın insanlık olarak zaten birbirine benzediğini anlarsınız. Zaten siz ve biz de kalmadı bir süre sonra. Dertlerimizin çoğu ortaktı. Biz hepimizdik. Hepimiz saygı istiyorduk, adalet istiyorduk, barış istiyorduk. Fikir ayrılıkları neden sadece bir zenginlik olmasındı. Ve oluyordu da. Kendin olmayı bırakmadan, ortaklaşabilmenin, diyalog kurmanın bin türlü yolu bulunabiliyordu. Bunu Türkiye’nin tamamında da yapabilsek diyorduk. Aslında bir yerde bu barış ortamını kurabilmiş insanların tüm Türkiye’de de kurabilme ihtimali çok büyülü geliyor bana. Bundan faydalanmak dururken hocaları hapse atmak da ne?

Muzaffer hocanın ve Esra hocanın fotoğraflarını gördükçe aklımdan binlerce şey geçiyor şimdilerde. Boğazım düğümleniyor. Bu ortamda ne desem yeterince anlatamıyorum kimseye yaşadıklarımı. Bu ülkeye barış gelecekse Muzaffer hoca gibi hocalar sayesinde gelecek. Şu an hapiste değil, barış meclislerinde olması gereken, ders anlatması gereken, yine öğrencileriyle açık yüreklilikle Türkiye’deki meseleleri konuşması gereken bir hocamdır Muzaffer hoca. Tarihe bir şahitlik olarak yazılsın lütfen.

Çok karışık bir dönemde biz bir gün serbest, bir gün yasak olan başörtüsüyle uğraşırken, her olayda yanımızda olan hocaları, birlikte yaptığımız eylemleri, hocalarıma sarılıp ağladığım anları, “Sen gelemiyorsan ben sınıfı yukarı çıkarırım.” diyen hocamı, hiç birini asla unutmayacağım. Muzaffer hocanın, Esra hocanın ve diğer akademisyenlerin bugün terör propagandası gibi bir sebeple hapiste olduğunu düşününce bunları hatırlıyorum ben. Unutmuyorum.

İçim çok dolu. Uzun zamandır içimden taşıyordu bu dertler. Bugün İbrahim Kalın’ın söylediği bir türküyü dinlemek içimdekini taşıran son damla oldu. O zamanlar İbrahim Kalın’ın o enfes derslerine de girerdim, beynim patlayana kadar dersi dinlerdim yine de bitsin istemezdim. Şimdilerde bir hocamın hapiste bir suçlu muamelesi görmesi de, bir hocamın siyasetin hatalarını toparlamaya çalışan bir başdanışmana dönüşmesi de acayip kalp kırıklığı yaşatıyor bana. Bilmem anlatabiliyor muyum? Lisans yıllarımı deli gibi özlüyorum. Belki de fena halde büyüyorum ve buna dayanamıyorum.

Bu da bonus:
https://www.youtube.com/watch?v=rsniGdEGDMQ&feature=youtu.be