Akademisyen Davalarında 47. Duruşma Görüldü

Yazar / Referans: 
Beyza Kural, Bianet
Tarih: 
14.12.2017

Barış bildirisi imzacısı akademisyenlerin davalarının üçüncü gününde bir akademisyenin davasının ilk duruşması görüldü.

Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi imzacılarına yönelik davaların üçüncü günü bugün gerçekleşti.

Marmara Üniversitesi’nden emekli kimya profesörü Melda Tunçay’ın 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasına avukatlar ve meslektaşları katıldı.

Tunçay savunmasında bildiriyi insancıl düşünce ile imzaladığını söyledi. Avukatları beraat talep etti. Savcı mütalaasında dosyaya yeni görevlendirilmesinden dolayı dosyanın kendilerine tebliğ edilmesini talep etti. Mahkeme beraat talebini reddetti. Bir sonraki duruşma 5 Nisan 2018’de saat 09.00’da.

Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianamede imzacı akademisyenler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 7/2 maddesinde yer alan “Terör örgütü propagandası” ile suçlanıyor. Duruşmalar 5 Aralık'ta başladı. Bugün görülen duruşma 47. duruşma oldu.

“Muhatabım devlet”

Tunçay savunmasında, bildiriyi internette görüp imzaladığını söyledi.

“Bu metni imzaladığım süreçte Güneydoğu'da yaşanan gelişmeler vardı. Bölgede yaşananlara dair birçok fotoğraf internette yer alıyordu. Bu bende büyük bir üzüntü oluşturdu.

“Bu bildiriyi imzalamamla devletten çözüm sürecine geri dönmesi çağrısında bulundum. Suç olacağı aklıma gelmedi. Benim muhatabım devlettir. Başkada hiçbir yapıyı muhatap almadım. Bir örgütün propagandasını yapmak asla aklımdan geçmedi. Ben yalnızca imza atan bin 28 kişiden biriyim. Bildiriyi tamamen insancıl bir düşünce ile imzaladım.”

Avukat Arın Gül Yeniaras, bildirinin iddianamede "örgüt propagandası yapmak" şeklinde yer almasını "Bu yakıştırma kindar olabilir ama hukuki olamaz" diyerek yorumladı. Yeniaras, derhal beraat talebinde bulundu.

Savcıdan “PKK terör örgütü müdür?” sorusu

Savcı'nın Tunçay’a yönlettiği "PKK terör örgütü müdür?" sorusuna avukat Yeniaras, "Hukuki bir soru değildir" diyerek, itiraz etti. Mahkeme başkanı ve savcı, "Avukat hanım müdahale etmesin" dedi.

Tunçay, "Siyasal bilimci değilim. Bütün olarak barış çağrısı olarak algıladım. İnsancıl bir duyarlılıkla imzaladım" diye yanıt verdi.

Savcının tekrar aynı soruyu sorması üzerine Yeniaras, "Biz yasaya uygun davranıyoruz. Keyfiyete göre değil" diyerek bir kez daha karşı çıktı. Avukat Mehmet Ümit Erdem "Anayasa 205/2 maddesi uyarında hiç kimse düşünce ve kanaatini açıklamaya zorlanamaz. İddianamede de her hangi bir örgütten bahsedilmemektir. Tahir Elçi'yi ölüme götüren soru bu sorudur" dedi.

Seyirci sıralarından da itiraz seslerinin yükselmesi üzerine savcı, mahkeme başkanına dönerek "Seyircilerin davaya müdahale etme durumu var mı?" dedi. Mahkeme başkanının seyircilere müdahale etmesi üzerine savcı, "Seyirci misiniz, avukat mısınız?" diye tepki gösterdi.

Savcı bildirideki "Planlı ve kısıtlı kıyım", "Bölge halklarına karşı uyguladığı katliam", "Sürgün politikaları" ifadelerini hatırlatarak, "Türkiye Cumhuriyeti Doğu ve Güneydoğu'daki halklarında katliam ve sürgün mü yapıyor?" diye sordu. Avukat Erdem, soruya itiraz etti.

Tunçay, "Yazılanlara kelimesi kelimesine katılamam. Ama barış istediğine inandığım için imzaladım" diye yanıtladı. Savcı, Tuncay'a dönerek, teşekkür etti. 

Ne olmuştu?

1128 akademisyen, 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adına "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi yayınladı.

12 Ocak 2016'da Erdoğan, bildiriyi imzalayan akademisyenlerden söz ederek "Ey aydın müsveddeleri, sizler karanlık ve cahilsiniz" dedi.

Açıklamanın ardından akademisyenler ilk bildiriye imza atanlara destek olmak için imzacı olmaya devam etti. İkinci imzacılarla beraber toplam sayı 2212'ye ulaştı.

Birçok üniversitede akademisyenlerin kapıları işaretlendi, tehdit mesajları bırakıldı.

15 Ocak itibariyle Türkiye çapında onlarca akademisyen ev baskınlarının ardından gözaltına alındı, görevden uzaklaştırıldı yahut haklarında idari veya adli soruşturma açıldı.

10 Mart 2016'da Barış İçin Akademisyenler/İstanbul grubu adına, "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisini kamuoyuna sunmalarından bu yana yaşanan gelişmeler hakkında basın toplantısı yapıldı. Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı'nın okuduğu açıklamada savcılığın hangi suçu istinat edeceğini belirlemeden soruşturmalar için harekete geçtiğini belirterek, barış talebinde ısrarcı olduklarını söylediler.

Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy 15 Mayıs 2016’da; karar çıktığında yurtdışında olan Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı ise Türkiye’ye döndüğünde 31 Mart 2016’da “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı. Dört akademisyen 22 Nisan 2016'da serbest bırakıldı.

OHAL ilanından sonra çıkan KHK'lar ile bildiriye imza atan 380 akademisyen görevinden ihraç edildi. Vakıf üniversitelerinde çalışan onlarca akademisyenin de görevlerine son verildi.

(BK)

Kaynak: https://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/192435-akademisyen-davalarinda...