Üç Akademisyenin İkinci Duruşmaları Görüldü

Yazar / Referans: 
Tansu Pişkin, Bianet
Tarih: 
21.02.2018

Prof. Dr Ayşe Erzan, Prof. Dr. Özdemir Aktan ve Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak 32. ACM'de görülen ikinci duruşmalarında savunmalarını sundu.

Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için "Terör örgütü propagandası" ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi, 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam etti.

İlk duruşmaları 30 Ocak 2018'de gerçekleşen İTÜ’den emekli Prof. Dr. Ayşe Erzan, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki görevinden Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Prof. Dr. Özdemir Aktan ve Işık Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak'ın ikinci duruşmaları görüldü.

Üç akademisyen savunmalarında suçlamaları reddedip derhal beraat talebinde bulundu. Duruşmalarda avukatlar derhal beraat, birleştirme, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki (ACM) Chris Stephenson kararının istenmesini, ek süre talep ettiler. Mahkeme heyeti ek süre ve 13. ACM'deki dosyanın istenmesi taleplerini kabul etti.

İmzacı akademisyenlere yönelik davalar 5 Aralık 2017'de başladı. 21 Şubat itibariyle 124 kişinin ilk duruşmaları, bu kişilerden 19'unun ikinci duruşmaları görülmüş oldu. 

1. duruşma

Avukat Öznur: Savcı niyet okumuş

Duruşma salonunda hazır bulunan Prof. Dr. Ayşe Erzan, yazılı savunmasını okudu. Mahkeme başkanı savunmasının ardından Erzan'a 10 Mart 2016'da yapılan basın açıklamasına katılıp katılmadığını sordu. Erzan katıldıını söyledi.

Avukat Oya Öznur suç unsurları oluşmadığını söyleyerek derhal beraat talep etti:

“İddianamede suç isnadına dair somutlaştırma yapılmamıştır. Tutarlılıktan yoksun, çelişkili bir iddianame düzenlenmiştir. Savcılık makamı niyet okumuş. Oysa niyet okuyanın da niyetinin okunması gerekir.  

“İddianamede dört farklı vasıflandırma var. Bildiriye imza atmak ‘propaganda, hakaret, örgütün uzantısı olmak, gerçekten bihaber kayıtsız davranmakla’ vasıflandırmış. Bildiride hangi kelimenin ne şekilde silahlı terör örgütünün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini övdüğü ya da teşvik ettiği açıklanmamıştır. Savcılık iddia ettiği propaganda suçunu delillendirmemiştir."

Avukat Eyüboğlu: 13 ACM'deki Stephenson kararı talep edilsin

Avukat Meriç Eyüboğlu derhal beraat, 13. ACM’deki dosyanın, iddianamede yer alan akademisyen Chris Stephenson’un beraat ettiği dava dosyasının ya da kararının celbini ve davaların birleştirilmesini talep etti. Eyüboğlu mahkeme başkanının 10 Mart 2016 tarihli basın açıklaması ile ilgili sorusuna ilişkin savunma yaptı:

"Bildirirden sonra akademisyenlere yönelik dört bir yandan kuşatılmış hak ihlalleri vardı.10 Mart'taki açıklama da söz konusu hak ihlallerinin etrafında örülmüş ve bunları kamuoyuyla paylaşmak adına bir açıklamaydı. Dolayısıyla ilkinden bağımsız ve de suç unsuru olarak değerlendirilemez.

"İddianame var olan gerçekliği araştırmadan hazırlamıştır. Herkesin eylemleri eleştirilebilir. Bu ülkede 89 üniversiteden akademisyenler sadece eleştiri olarak değil aynı zamanda çözüme katkı sağlamak adına talep ve öneri içeren bu metni imzalamışlardı. Metinde bir terör örgütünü veya eylemlerini övme ve haklı gösterme ya da şiddete çağrı yapılması gibi bir durum yoktur. Dolayısıyla açık ve yakın tehlike olgusunun oluştuğundan söz etmek mümkün değildir. Ortada herhangi bir suç yoktur. Var olan gerçekler eleştirel bir dille anlatılmıştır. 

"Aralarında hukuki yollarla yakınlık olan bu dava dosyalarının birleştirilmesini ve derhal beraat talebimizi yineliyoruz. Her iki talebimizin reddedilmesine binaen iddianamede de geçen 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava dosyasında verilen kararın celbinin gönderilmesini talep ediyoruz."

Duruşma 6 Nisan'a ertelendi

Mahkeme heyeti, sanık ve avukatın hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden beyanda bulunmaları ve ek savunmalarını hazırlamaları için süre verilmesine, 13. ACM’deki Chris Stephenson dosyasındaki kararın onaylı suretinin istenmesine, esas hakkında mütalaanın hazırlanması ya da soruşturmanın genişletilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı'na tebliğine, diğer taleplerin “dosyanın mevcut delil durumu göz önüne alınarak şu aşamada reddine” karar verdi.

Bir sonraki duruşma 6 Nisan, saat 11.00'de.

2. duruşma

Aktan: Burada olsaydım katılırdım

Prof. Dr. Özdemir Aktan duruşma salonunda hazır bulundu. Aktan'ın savunmasını sunmasının ardından mahkeme başkanı 10 Mart 2016'daki açıklamaya katılıp katılmadığını sordu. Aktan, "Burada olsaydım katılırdım" diye yanıtladı.

Avukatlar Oya Öznur ve Meriç Eyüboğlu bir önceki duruşmada sundukları savunmalarını ve taleplerini yinelediler. 

Aktan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemedi. Duruşmanın aynı gerekçelerler 6 Nisan, saat 11.15'te devam etmesine karar verildi.

3. duruşma

Çakmak: Ölümün daha çok ölüm getireceğinden korkuyorum

Prof. Dr. Nesrin Sungur Çakmak duruşma salonunda hazır bulundu. Savunmasını sunan Çakmak metni neden imzaladığını açıklayacağını belirterek şunları söyledi:

“İmzaladım çünkü bu ülkenin huzur içinde yaşamasını istiyorum ve bu huzurun gerçekleşmesinin yolunun da barıştan geçtiğine inanıyorum. Barışın sağlanmasının ise ancak konuşarak ve müzakere ederek mümkün olacağını düşünüyorum. Aksi takdirde şiddetin daha çok şiddet, ölümün daha çok ölüm getireceğinden korkuyorum. Bildiriyi imzalamamın temel motivasyonu budur.

“Bu bildiriyi imzaladığım sırada Güneydoğu'da birçok il ve ilçede süresi belirsiz şekilde ilan edilen sokağa çıkma yasakları devam etmekteydi. Günlerce susuz ve elektriksiz evlerinde mahsur kalan, ölmüş çocuklarını gömemedikleri için buzdolabında saklayan, ölmüş annelerinin cesedini sokaktan alamadıkları için, köpekler parçalamasın diye 7 gün boyunca nöbet tutan insanların hikayelerini okudukça, öğrendikçe yaşadığım isyan ve aynı zamanda çaresizlik duygusunun da hiç kuşkusuz bu imzayı atmamda büyük etkisi olmuştur.

“Bütün bu saydığım nedenlerle, iddianamede tarafıma yöneltilen, Beşe Hozat'ın talimatıyla hareket etmek, terör örgütünün propagandasını yapmak şeklindeki suçlamaların hiçbirini kabul etmiyor, onur kırıcı buluyor ve beraatimi talep ediyorum.”

Avukatlar Oya Öznur ve Meriç Eyüboğlu'nun ilk iki duruşmadaki taleplerini yinelemelerinin ardından Çakmak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediğini söyledi. Mahkeme ilk iki duruşmadaki gerekçelerle bir sonraki duruşmanın 6 Nisan, saat 11.30'da görülmesine karar verdi.

Ne olmuştu?

1128 akademisyen, 10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adına "Bu Suça Ortak Olmayacağız" başlıklı bildiriyi yayınladı. Toplam imza sayısı 2212'ye ulaştı.

Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı Barış İçin Akademisyenler/İstanbul grubu adına "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi kapsamında yaşananları 10 MArt 2016'da basın toplantısıyla paylaştı. Camcı dışındaki üç akademisyen 15 Mart 2016’da; tutuklama kararı çıktığında yurtdışında olan Camcı ise Türkiye’ye döndüğünde 31 Mart 2016’da “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklandı. Dört akademisyen 22 Nisan 2016'daki ilk duruşmada serbest bırakıldı. İlk duruşmada savcı suçlamayı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 301. maddesinde belirlenen "Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama" şeklinde değiştirmesiyle yargılama izni için Adalet Bakanlığı'na başvuruldu.

Ekim 2017'de en az 148 imzacı akademisyen hakkında da iddianame hazırlandı. Savcı İsmet Bozkurt'un hazırladığı iddianamede imzacı akademisyenler 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası" ile suçlandı. İlk duruşmalar 5 Aralık 2017'de görüldü. 15 Şubat itibariyle 124 kişinin ilk duruşmaları, bu kişilerden 16'sının ikinci duruşmaları görülmüş oldu.

(TP)

Kaynak: http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/194519-uc-akademisyenin-ikinci-...