Akademisyenlerin karşı karşıya kaldığı tehlikeler hakkında uluslararası farkındalık yaratmak için çalışan ‘Scholars At Risk’in kurucu başkanı Robert Quinn, akademisyenleri ‘terörist’ diye niteleyen seçilmişlerin ileri gittiğini söyledi.
Quinn, ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriye imza attıkları gerekçesiyle ‘terör örgütü propagandası’ suçlamasıyla tutuklanan Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya, Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan ile Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı’nın yarın görülecek ilk duruşması için Türkiye’ye geliyor.
‘Birinin terörist dönüşeceği suçlaması kaygı verici’
BBC Türkçe’den Rengin Arslan’ın sorularını yanıtlayan Quinn, kendisini asıl kaygılandıran şeyin bir fikrin yayınlanması nedeniyle birinin teröriste dönüşeceği suçlaması olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Güneydoğu illerindeki ‘abluka’nın bir an önce son bulmasını amacıyla imza kampanyası başlatan 1100’ün üzerindeki akademisyeni ‘aydın müsveddesi’ olarak tanımlamıştı.
Erdoğan, Ankara’daki bombalı saldırının ardından da akademisyenleri ve diğer muhalif kesimleri ‘terörist’ olmakla itham etmişti: “Akademisyen olması, gazeteci olması, STK yönetici olması, aslında o kişinin terörist olduğu gerçeğini değiştirmez. Tetiği çeken terörist olabilir ama teröristin amacına ulaşmasını sağlayan bunlardır.”
‘Akademisyenler soru sorarak işlerini yapıyor’
Quinn, seçilmiş kişilerinin açıklamalarının akademisyenlerin güvence altına alınmış akademik özgürlüklerini kullandıkları gerekçesiyle soruşturulmalarını, yargılanmalarını ve işlerinden kovulmalarını amaçlaması halinde bunun bir sorun teşkil ettiğini söyledi.
Quinn, ‘terörizm’ iması yapan akademisyenlerin ileri gittiğini de sözlerine ekledi: “Eğer, akademisyenlerin yanlış düşündüğünü belirtip, sadece görüşlerini belirttikleri için onların kovulmalarını, terörist sayılmaları gerektiğini ima eder veya hain olduklarını söylerse o zaman ileri giden akademisyenler değil seçilmişlerdir.”
Akademisyenlerin soru sorarak aslında işlerini yaptığını söyleyen Quinn,“Bunu yapmak devletlerin aynı zamanda daha esnek olmasına ve bu tür sorgulamaları da benimsemesine yardım eder ve bu akademisyenlerin işidir. Bu tür durumlarda devletler maalesef pek çok şeyi yanlış anlıyor” diye konuştu.
Quinn’in Erdoğan’a mektubuna Avcı’dan yanıt gelmişti
Quinn, akademik özgürlüklerin kısıtlanmasıyla ilgili mektup yazarak diyalog ortamı oluşturmaya çalıştıklarını belirtti: “Mektup yazarak bu konuda bir diyalog oluşturmaya çalışıyoruz. Eğer devletler akademisyenlerin eleştirel düşünceye katkı yapacakları alanı tanımazlarsa yine bundan devletlerin zararlı çıkacağını anlamalarını sağlamak istiyoruz.”
Ocak ayında ‘Barış İçin Akademisyenler’in gördüğü muameleyle ilgili Erdoğan’a mektup yazan Quinn’e Milli Eğimi Bakanı Nabi Avcı’dan“Akademisyenler, herhangi bir sosyal veya siyasi anlaşmazlık konusunda makul, tarafsız ve barışçıl açıklamalar yapmakla sorumlu olmakla birlikte, bahsi geçen açıklamayı imzalayan bu akademisyenler Türkiye hükümetini ‘planlı bir katliam’ ile haksız yere suçlayarak kötü bir durumu daha da kötü hale getirmişlerdir” yanıtı gelmişti.