Alttan Üste Yargı

Yazar / Referans: 
Şebnem Korur Fincancı, Evrensel
Tarih: 
07.09.2020

Memleket sathına yayılmış koyu bir sisin içinden, belli belirsiz bir silüet olarak geçip gitti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano. Bir üst mahkeme yargıcının devletin yürütme erki davetiyle o ülkeyi ziyaret etmesinden tutun da binlerce akademisyenini hiçbir yargı süreci işletilmeden ihraç etmekte en küçük tereddüt yaşamamış üniversitelerinden birinden fahri doktora alabilmesine, gelişinden birkaç gün önce adli yıl açılış konuşmasında yürütmenin başındaki parti liderinin henüz yargılama aşamasında bir dosya üzerinden dosya kapsamındakilerin terörist olduğunu ifade eden konuşma yapabildiği bu ülkedeki her adımının içeride çoktan yitirilmiş yargı bağımsızlığını uluslararası düzeyde de böylece yerle yeksan eden durumuna bakmadan, “İktidardaki kişiler mahkemeleri kontrol edemez. Kanunlar sadece halka değil, aynı zamanda gücü elinde bulunduranlara da her an uygulanabilmelidir. Kanunun üzerinde hiç kimse yoktur.” deyivermiş.

İnsan Hakları Derneği (İHD) kendisine bir çağrı yapmıştı gelmesinden bir gün önce: “Türkiye’nin tüm olumsuzluklara rağmen insan hakları alanında çok gelişmiş ve dinamik bir sivil toplum örgütlenmesi mevcuttur. Türkiye’ye yapacağınız ziyaretin gerçekten faydalı olması için hükümet yetkililerinin yanında geniş hak ihlali mağdurlarının sesini duyuracak sivil toplum örgütlerini dinlemeniz hayati bir önem taşımaktadır. Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin tartışıldığı bu günlerde buna karşı Sözleşmeyi savunan kadın örgütleri, gözaltında kaybedilen çocuklarını arayan ve gösteri hakları yasaklanan Cumartesi Anneleri, 7249 sayılı kanunla çoklu baroyu düzenleyen ve savunma hakkına aykırı düzenlemeler içeren yasaya karşı çıkan Baroları, adalet ve hak savunuculuğu yapan ve bu uğurda hapishanelere atılan ve açlık grevi yapan avukatların derneklerini örnek olarak verebiliriz. Bu amaçla, kamuya ve medyaya açık bir ortamda sivil toplum örgütlerinin sorularını cevaplayacağınız bir toplantıyı örgütlemek için geç olmadığını düşünüyoruz.”

Yanıtsız kalsa da çağrıda bilinen ve kendi kurumları tarafından belgelenmiş ihlalleri anmış; “Türkiye’de son yıllarda insan hakları alanındaki kötüleşme başta Avrupa Konseyi organları olmak üzere bağımsız gözlemciler tarafından tespit edilmiştir. Venedik Komisyonu, 16 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşen referandumla değişen Anayasanın yargı bağımsızlığını ne derece tehdit ettiğini ayrıntıları ile açıklamıştır. Yine Venedik Komisyonu, OHAL KHK’lerinin, sokağa çıkma yasaklarının, sulh ceza hakimliği sisteminin, seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanmasının, İnternet sansürünün, ifade özgürlüğünü sınırlandıran ceza mevzuatının demokrasi ve insan haklarına ilişkin yarattığı tahribatı raporlarıyla ortaya koymuştur. Avrupa Konseyi’nin bir diğer insan hakları organı olan Komiserlik makamı da Türkiye’de yükselen otoriterliğin yol açtığı sorunları yakından takip etmektedir. Bir önceki Komiser Nils Muznieks, Türkiye’de insan hakları alanındaki gerilemeyi rapor ve memorandumları ile tarif etmiş, Muznieks’in halefi Dunja Mujatovic de bu sene yayınladığı raporla Türkiye’de yargıya ilişkin sorunları ve insan hakları savunucularının karşı karşıya olduğu baskıyı tüm detayları ile ortaya koymuştur.”, deyip başkanı olduğu mahkemenin önünde bekleyen dosyalar da düşünüldüğünde bu ziyaretin olanlara göz yumduğu, onay verdiği anlamına gelebileceği belirtilmiştir.

İHD’nin bu anlamlı çağrısında yer alan “Türkiye sadece siyasi iktidardan müteşekkil değildir. Mahkemenizin önünde bir yanda hak ihlalcisi olduğu iddia edilen siyasi iktidar, bir yanda ise hak ihlallerinin mağduru olan insanlar vardır.” ifadesi bu ziyaretin neden bir üst mahkeme başkanı tarafından yapılmaması gerektiğini açıkça anlatmaktadır. İktidardaki kişiler mahkemeleri kontrol edemez mi demiştiniz?

Kaynak: https://www.evrensel.net/yazi/87103/alttan-uste-yargi