SBF'den ihraç edilen akademisyenler: Karşımızdaki iktidar her şeyi yok ediyor, derin bir yıkım bu!

Yazar / Referans: 
http://haber.sol.org.tr/
Tarih: 
08.02.2017

AKP iktidarının kanun hükmünde kararnameler aracılığıyla akademiye yönelik saldırıları sürüyor. Dün gece yayınlanan KHK ile Ankara Üniversitesinden ihraç edilen Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse ile Doç Dr. Nilgün Erdem, iktidarın bu son saldırısını soL'a değerlendirdi. Prof. Dr. Köse, "Çok çirkin saldırıyorlar, saldırılarının bir mimarisi de yok, her şeyi yok ediyorlar, çünkü kafalarında böyle bir aydınlanma kurumu yok" dedi.

AKP'nin kanun hükmünde kararnamelerle üniversitelere ve akademisyenlere yönelik tasfiye harekatı tüm hızıyla devam ediyor. 

Dün gece yayınlanan yeni bir KHK ile çeşitli üniversitelerden 330 akademisyen görevden uzaklaştırıldı. 

Ankara Üniversitesinden ihraç edilen akademisyenler arasında yer alan Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse ve Maliye Bölümünden Doç. Dr. Nilgün Erdem, yaşadıkları mağduriyeti soL'a anlattı. 

"KARŞIMIZDA BİR İKTİDAR VAR, HER ŞEYİ YOK EDİYOR"

Akademi kolay var edilen bir yapı olmadığını ancak çok kolay yok edilebildiğini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse, "Karşımızda bir iktidar var, her şeyi yok ediyor. Bu saldırının bir mimarisi de yok. Çok çirkin saldırıyorlar her şeye. Ama unutmasınlar ki, dünyanın herhangi bir yerinde akademiyi, üniversiteyi yok etmek, insanlığın bir parçasını yok etmektir. Çünkü böyle bir aydınlanma kurumu, bunların kafasında yok. Bu saldırıların bedelini, sadece KHK'yle atılan insanlar ödemeyecek, bu toplum ödeyecek. Çünkü bu akademik kurumların oluşturulması, çok uzun yılların birikimidir. Umarım bir gün bütün iktidar erki, gerçek üniversite okur" dedi.  

"MÜLKİYE'YE ÖZEL OLARAK SALDIRILIYOR"

Akademiye saldırının yanı sıra özel olarak Mülkiye'ye yönelik bir saldırının da olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse, şunları söyledi:

"Çünkü Mülkiye, üniversite olmanın yanı sıra devletin bürokratik, organik aydın kurumudur. AKP iktidarı, aslında bu kuruma saldırıyor, bu kurumu tasfiye ediyor. Bir hesaplaşma duygusuyla saldırıyor. Ülkedeki kadim devlet geleneği ile bugünkü iktidar ve onun kurmaya çalıştığı yönetsel erk karşılaşıyor. Mevcut AKP iktidarı geçmişle hesaplaşıyor. Tüm bunlar tesadüfi değildir." 

"DAHA SAĞLAM, DAHA GÜÇLÜ ADIMLARLA MÜCADELEYE DEVAM"

Bundan sonra ne yapacakları, hangi adımları atacakları konusunda da düşüncelerini aktaran Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse, "Bizimle ilgili somut bir suçlama, tarafımıza ulaştırılmış değil. Sanırım Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza attığımız için olmalı. Üzerinden neredeyse bir yıl geçecek. Ama bir yıl da geçse, nefret demek ki zamansız bir hatırlamadır. Benden önce atılan arkadaşlarımız gibi ben de şunu söylüyorum: Bir entelektüel aynı zamanda üniversite hocası olabilir ama üniversite hocası olmak entelektüel olmayı doğrudan getirmiyor. Biz entelektüel hayatımıza, düşünmeye, yazmaya, paylaşmaya, bildiğimiz tüm üniversite dışı yaşam pratiklerini hayata geçirmeye devam edeceğiz. Daha sağlam, daha güçlü adımlarla hayatımıza, mücadelemize devam edeceğiz" diye konuştu. 

Tasfiyeyle ilgili hukuki br işlemde bulunup bulunmayacakları yönündeki sorumuzu da yanıtlayan Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse, "Hukuki adım atabiliriz elbette ama hukuk denen bir süreç ne kadar kalmışsa o kadar adım atabiliriz" dedi.

"DERİN BİR YIKIM BU"

Ankara Üniversitesi SBF Maliye Bölümünden Doç. Dr. Nilgün Erdem de, yeni KHK'yle tasfiye edilenler arasında...

Doç. Dr. Nilgün Erdem, soL'a yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"KHK'ler çok aşikar şekilde haksız, hukuksuz uygulamlar. Bizim söylememizin ötesinde bu konunun uzmanları, idari yargı hocaları, bu uygulmaların 'KHK hukukuna' da uymadığını yazıp çizdiler. Bu konu netleşti. Ortada hukuki bir uygulama yok. Toplumun tüm demokratik kesimlerine dönük bir tasfiye süreci işletiliyor. Böyle dönemlerde, her zaman olduğu gibi ilk sırada üniversiteler var, akademi var. Akademisyenler, edebiyatçılar, yazarlar, sanatçılar ilk hedefte oluyor. Bu tasfiyeler üniversite tarihinde ilk kez bizim başımıza gelmedi, son da değiliz herhalde. Ama Türkiye üniversite tarihinde bu ölçekte ve derinlikte bir yıkım yaşanmadı. 1947-1948'de Pertev Hocaların, 12 Eylül'de 1402'lik Korkut Hocaların tasfiyeleriyle kıyasladığımızda, sayısal olarak bile, o tasfiyeleri çok aşmış bir tasfiyeyle karşı karşıyayız. Derin bir yıkım bu... Özellikle Mülkiye'ye dönük, hukuk, iletişim, eğitim fakültelerine yönelik bir saldırı söz konusu. Bu son tasfiyeler, saldırının nihai hali. İktidarın bu saldırılarına, özellikle Ankara Üniversitesi Rektörlüğünün önemli bir katkısı olduğunu görüyoruz. Diğer üniversitelerde imzacı akademsiyenlere yönelik böyle bir tasfiyenin henüz önü açılmamışken, Ankara Üniversitesi neredeyse tüm Barış İçin Akademisyenler bildirisi imzacılarını tasfiye etti."  

Doç. Dr. Nilgün Erdem, AÜ Rektörü Erkan İbiş'in istifa etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.