Marmara Üniversitesi yönetiminin Barış Bildirisi imzacılarına uyguladığı hukuk-dışı "atama durdurma" işlemi hakkında açıklama

Yazar / Referans: 
Eğitim-Sen 6 No'lu Üniversiteler Şubesi
Tarih: 
13.05.2016

"İmzacılara diğer yurttaşlardan farklı bir hukuk uygulanmaktadır."

"Marmara Üniversitesinden Skandal Savunma

Kamu idaresi artık işlemlerinde kanuna uygunluğu gözetmeyi önemsemiyor bunun yerine yürütme erkinin talimatları hatta kanaat açıklamaları yasanın yerini alıyor. Nasıl ki ara rejim dönemlerinde sıkıyönetim organlarının halka dönük açıklamaları yasa yerine geçiyorsa bugün de yürütmenin basın demeçleri kamu idaresi tarafından aynı biçimde değerlendiriliyor. Ne yazık ki içinden geçmekte olduğumuz ara rejim döneminde kanunilik ilkesi sürekli aşındırılıyor ve üniversite idareleri bu eğilimin başını çekiyor.

Marmara Üniversitesi rektörlüğü sonbaharda ilan ettiği kadrolara başvuran ve mevzuata göre oluşturulan jürilerde başarılı bulunan, ilan edilen kadroya atanmak gerekli tüm niteliklere sahip mensuplarından 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' metnine imzacı olanların atama işlemini yapmamıştı. Sendikamız bu konuyu idari yargıya taşıdı, biz rektörlük savunmasında dava konusu İşleme nasıl bir hukuki kılıf bulacak diye beklerken mahkemeye idare için kanuniliğin hiçbir öneminin kalmadığını gösteren bir savunma yolladı. Savunmalarında ihtiyaç olduğu için ilan ettikleri kadrolara başvurup başarılı bulunan mensuplarının atama işleminin yerine getirilmemesini YÖK’ün emriyle açtıkları disiplin soruşturmasına bağladılar. Rektörlük soruşturma sürerken atama yapılmamasında kamu yararı olduğunu iddia etti.

Kamu görevlilerine dair ne yasaların, ne disiplin yönetmeliklerinin, ne de diğer mevzuatın hiçbir yerinde böyle bir hüküm yokken, kanun koyucunun gerekli görmediği bir önlemi Marmara Üniversitesi rektörlüğü gerekli görmüş. Kamu yararıymış! Varsayalım üyelerimiz söz konusu disiplin soruşturmasında alabilecekleri en ağır cezayı alıp kamu görevinden çıkarıldılar. Bu arkadaşların doçent değil yardımcı doçent, yardımcı doçent değil doktor araştırma görevlisi olarak işten atılmalarında ne gibi bir kamu yararı vardır? Bu uygulama, henüz sonuçlanmadığı için ceza da hükmedilmemiş bir soruşturmada arkadaşlarımızı şimdiden mağdur etmek dışında ne işe yarar? En önemli soru ise şu: Hukuk bu işlemin neresinde?

Disiplin soruşturmalarında açığa alma gibi tedbirler açıkça mevzuatta tanımlanmışken, mevzuatta olmayan tedbirleri icat edip bunu hukuk dışı cezalandırma yöntemi olarak kullanma kamu idaresinde yasaya uygunluğun ölüm ilanıdır. Bu ilanı yapma 'şerefi' yürütme erkinin başındakilerin siyasi kanaatlerini yasanın üstüne koyan, onların görüş ve açıklamalarını kerteriz alarak kamu yararını tarif eden Marmara Üniversitesinin idarecilerine aittir. Bu idareciler Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu ara rejim döneminin ruhunu iyi kavramış ve cumhurbaşkanının Anayasa hükümlerine uymayan görüş ve kanaatlerini Anayasa değişikliği olarak, kanunlara uymayanlarını ise kanun değişikliği olarak uygulamaya başlamışlardır. İmzacılara diğer yurttaşlardan farklı bir hukuk uygulanmaktadır. Hukuk biraz ihlal edilmez. Ya vardır ya yoktur, tam da bu yüzden Marmara Üniversitesine işi düşen hiçbir yurttaşın hukuk güvencesi yoktur.

Üyelerimizi bu kanunsuz uygulamalarla mağdur etmeye çalışan idarenin bunu mahkemeye açıkça ifade edebilmesi ülkemizde gelinen noktanın vahametini göstermektedir. Bilim emekçileri her ara rejim döneminde olduğu gibi bu defa da hukuksuzluk gösterisinde kurban edilmeye çalışılmaktadır. Boşuna uğraşılmasın, biz bu ara rejim uygulamalarına pabuç bırakmayız!"

EĞİTİM SEN İSTANBUL 6 NOLU ÜNİVERSİTELER ŞUBESİ